Kimi hayatlar kültürlerarası bir yerde başlıyor. Fas ve Belçika’ya uzanan kökleriyle fotoğraf sanatçısı Mous Lamrabat da o hayatlardan birine sahip.
PHOTOGRAPHY BY ALINA FRIESKE
TEXT BY ÖZGÜN YİĞİT TUNA
Sıcak çöller, fesler, rengârenk kostümler, McDonald’s logoları… Mous Lamrabat tüm bu karmaşanın içinde kendi düzenini yaratıyor. Fotoğrafla yapması gerekenin, farklı kimliklere de sahip olsak hepimizin aynı insan olabileceğimizi göstermek olduğuna inanıyor. Onun fotoğrafları, çok sayıda alıcısı olan birer aşk mektubu; sadece bakan değil, gören gözler için birer meditasyon aracı.
Henüz 17 yaşında çalıştığı McDonald’s, onun i.in sıradışı bir takıntıya dönüşmüş. Markanın adının da kendi adı gibi M harfiyle başlaması ya da menüdeki tüm hamburgerleri deneme fikri onu büyülemiş. McDonald’s tişörtüyle dans etmeye gidip kendini havalı hissettiği günler çok uzak değil. Küçükken pahalı olduğu için sahip olamadığı Nike ürünleri de hafızasında benzer bir yerde. Ama Mous bize önemli başka bir şey hatırlatıyor ve onun hatırlatmasıyla kaçınılmaz olarak geçmişe gidiyoruz. Havalı olmak insana büyüdükçe çekici gelse de, çocukken durum hiç öyle değil. Aslında her çocuğun paylaştığı bir burukluk hissi, çocukken herkes gibi olma çabası. Mous da bunu yaşayanlardan. İçinde yaşadığı iki dünya olduğunu söylüyor, “Ben bir karışımım,” diyor. Bir sanatçı için bundan iyisi yok. Kareleriyle her daim pozitif olmaya çalışsa da “her fotoğrafın anlamı bakan kişinin anladığı kadardır” ilkesinin de oldukça farkında.
Kimi hayatlar kültürlerarası bir yerde başlıyor. Fas ve Belçika’ya uzanan kökleriyle fotoğraf sanatçısı Mous Lamrabat da o hayatlardan birine sahip.
PHOTOGRAPHY BY ALINA FRIESKE
TEXT BY ÖZGÜN YİĞİT TUNA
Sıcak çöller, fesler, rengârenk kostümler, McDonald’s logoları… Mous Lamrabat tüm bu karmaşanın içinde kendi düzenini yaratıyor. Fotoğrafla yapması gerekenin, farklı kimliklere de sahip olsak hepimizin aynı insan olabileceğimizi göstermek olduğuna inanıyor. Onun fotoğrafları, çok sayıda alıcısı olan birer aşk mektubu; sadece bakan değil, gören gözler için birer meditasyon aracı.
Henüz 17 yaşında çalıştığı McDonald’s, onun i.in sıradışı bir takıntıya dönüşmüş. Markanın adının da kendi adı gibi M harfiyle başlaması ya da menüdeki tüm hamburgerleri deneme fikri onu büyülemiş. McDonald’s tişörtüyle dans etmeye gidip kendini havalı hissettiği günler çok uzak değil. Küçükken pahalı olduğu için sahip olamadığı Nike ürünleri de hafızasında benzer bir yerde. Ama Mous bize önemli başka bir şey hatırlatıyor ve onun hatırlatmasıyla kaçınılmaz olarak geçmişe gidiyoruz. Havalı olmak insana büyüdükçe çekici gelse de, çocukken durum hiç öyle değil. Aslında her çocuğun paylaştığı bir burukluk hissi, çocukken herkes gibi olma çabası. Mous da bunu yaşayanlardan. İçinde yaşadığı iki dünya olduğunu söylüyor, “Ben bir karışımım,” diyor. Bir sanatçı için bundan iyisi yok. Kareleriyle her daim pozitif olmaya çalışsa da “her fotoğrafın anlamı bakan kişinin anladığı kadardır” ilkesinin de oldukça farkında.
Kimi hayatlar kültürlerarası bir yerde başlıyor. Fas ve Belçika’ya uzanan kökleriyle fotoğraf sanatçısı Mous Lamrabat da o hayatlardan birine sahip.
PHOTOGRAPHY BY ALINA FRIESKE
TEXT BY ÖZGÜN YİĞİT TUNA
Sıcak çöller, fesler, rengârenk kostümler, McDonald’s logoları… Mous Lamrabat tüm bu karmaşanın içinde kendi düzenini yaratıyor. Fotoğrafla yapması gerekenin, farklı kimliklere de sahip olsak hepimizin aynı insan olabileceğimizi göstermek olduğuna inanıyor. Onun fotoğrafları, çok sayıda alıcısı olan birer aşk mektubu; sadece bakan değil, gören gözler için birer meditasyon aracı.
Henüz 17 yaşında çalıştığı McDonald’s, onun i.in sıradışı bir takıntıya dönüşmüş. Markanın adının da kendi adı gibi M harfiyle başlaması ya da menüdeki tüm hamburgerleri deneme fikri onu büyülemiş. McDonald’s tişörtüyle dans etmeye gidip kendini havalı hissettiği günler çok uzak değil. Küçükken pahalı olduğu için sahip olamadığı Nike ürünleri de hafızasında benzer bir yerde. Ama Mous bize önemli başka bir şey hatırlatıyor ve onun hatırlatmasıyla kaçınılmaz olarak geçmişe gidiyoruz. Havalı olmak insana büyüdükçe çekici gelse de, çocukken durum hiç öyle değil. Aslında her çocuğun paylaştığı bir burukluk hissi, çocukken herkes gibi olma çabası. Mous da bunu yaşayanlardan. İçinde yaşadığı iki dünya olduğunu söylüyor, “Ben bir karışımım,” diyor. Bir sanatçı için bundan iyisi yok. Kareleriyle her daim pozitif olmaya çalışsa da “her fotoğrafın anlamı bakan kişinin anladığı kadardır” ilkesinin de oldukça farkında.
is a large format international biannual magazine from Istanbul. Focusing on arts, culture and society, each issue tackles various universal subjects within a distinct theme.
Adres
Karaköy Tarihi Un Değirmeni Binası, Kemankeş Mahallesi, Ali Paşa Değirmen Sokak 16, 34425, Karaköy Istanbul, Turkey
+90 212 232 4288
contact@212magazine.com
is a large format international biannual magazine from Istanbul. Focusing on arts, culture and society, each issue tackles various universal subjects within a distinct theme.
Adres
Karaköy Tarihi Un Değirmeni Binası, Kemankeş Mahallesi, Ali Paşa Değirmen Sokak 16, 34425, Karaköy Istanbul, Turkey
+90 212 232 4288
contact@212magazine.com
is a large format international biannual magazine from Istanbul. Focusing on arts, culture and society, each issue tackles various universal subjects within a distinct theme.
Adres
Karaköy Tarihi Un Değirmeni Binası, Kemankeş Mahallesi, Ali Paşa Değirmen Sokak 16, 34425, Karaköy Istanbul, Turkey
+90 212 232 4288
contact@212magazine.com