JOHANNES BRUS İLE MELEZ KANVASIN İÇİNDEN

SANATÇI PROFİLİ

Johannes Brus’un özgün fotoğraf teknikleri ve üslubuyla tanıdık olanın yabancılaştığı, yabancı olanın ise aşinalaştığı fantastik anlam dünyaları belirir karşımızda...

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Almanya’nın içinden geçtiği hepten dönüşümü, ürettiği fotoğraf ile heykel sanat işleriyle ifade eden 1942 doğumlu emektar sanatçı Johannes Brus, ülkesinin ve Avrupa’nın geride bırakmaya çalıştığı karanlık dönemi kendi yaratımı fantastik öğeler eşliğinde kurgulayan ve işlerinin üretim sürecinde yeniden ve yeniden deneyimleyen bir isim. Anna ve Bernhard Blume, Sigmar Polke, Gerard Richter vd. çağdaşları ile Düsseldorf Sanat Akademisi’nden mezun olan Brus, Joseph Beuys’un da eğitmen olarak yer aldığı akademinin devrimci bir akım eşliğinde yeniden yapılandığı kuşağın temsilcilerinden. Çalışmalarında kara mizah ve ironi unsurları barındırmanın yanı sıra izleyicisini melezleştirdiği çeşitli doğa ve kültür temsilleri eşliğinde hem modernite tarihini hem de arkaik mitleriyle insanlık durumunu yeniden düşünmeye çağırıyor.

FOTOĞRAF JOHANNES BRUS

YAZI IŞIL AYDEMİR

Brus’un hayatı boyunca ziyaret ettiği farklı coğrafyalara has kültürel öğeler sanatında yer buluyor. Avrupa’dan başka diyarlarla birlikte anılan at, ibis, fil ve gergedan vd. hayvan figürlerini sanatçının üslubuyla özdeşleşmiş önemli ikonograflarda görüyoruz. Söz konusu diyarlara ait etnik kimliklerin ve kültürlerin birer temsil denemesi olarak değerlendirebileceğimiz bu figürler; sanatçının arkaik mitlere ve eski çağlardan günümüze iletilmiş inanç sistemlerine yaptığı atıflar eşliğinde kültürlerarası etkileşim ağlarında dolaşıma girer. Örneğin, Brus’un geyikleri ve insan figüründeki boynuzları Şamanizme özgü mitleri hatırlatıyor; bu ve benzer işlerde dikkat çeken görsel kodlar birer kültürel olgu temsiline dönüşüp söz konusu varlıkların tarihsel köklerine dair kavrayışımızı pekiştiriyor. Hayvanların simgesel temsilleri vasıtasıyla onlara dair algı ve anlayışlarımız da zenginleşir. Kültürlerin çeşitlenerek yoğunlaşan yayılımları yeni toplumsal yapılanmaları beraberinde getirir. Toplumlar arası etkileşime ek olarak insan ve doğa arasındaki güç ilişkilerine has dengesizliklerini akıllara getiren çalışmalarda hayvanlar başroldedir. Brus ise insan tahükkümündeki işlevsel kullanımları başlı başına bir düşünme alanı olarak kullanıyor. Bu kullanımla beraber sanat tarihindeki farklı hayvan betimlemelerini akla getirerek bizi insanlık tarihini ve günümüzü birlikte düşünmeye sevk ediyor. Diğer bir deyişle, Brus’un yarattığı hayvanlar dünyası insanlık durumuna dair çeşitlilik arz eden özellikleri günümüze has kültürel nüvelerle beraber görünür kılmakla ilgileniyor.

JOHANNES BRUS İLE MELEZ KANVASIN İÇİNDEN

SANATÇI PROFİLİ

Johannes Brus’un özgün fotoğraf teknikleri ve üslubuyla tanıdık olanın yabancılaştığı, yabancı olanın ise aşinalaştığı fantastik anlam dünyaları belirir karşımızda...

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Almanya’nın içinden geçtiği hepten dönüşümü, ürettiği fotoğraf ile heykel sanat işleriyle ifade eden 1942 doğumlu emektar sanatçı Johannes Brus, ülkesinin ve Avrupa’nın geride bırakmaya çalıştığı karanlık dönemi kendi yaratımı fantastik öğeler eşliğinde kurgulayan ve işlerinin üretim sürecinde yeniden ve yeniden deneyimleyen bir isim. Anna ve Bernhard Blume, Sigmar Polke, Gerard Richter vd. çağdaşları ile Düsseldorf Sanat Akademisi’nden mezun olan Brus, Joseph Beuys’un da eğitmen olarak yer aldığı akademinin devrimci bir akım eşliğinde yeniden yapılandığı kuşağın temsilcilerinden. Çalışmalarında kara mizah ve ironi unsurları barındırmanın yanı sıra izleyicisini melezleştirdiği çeşitli doğa ve kültür temsilleri eşliğinde hem modernite tarihini hem de arkaik mitleriyle insanlık durumunu yeniden düşünmeye çağırıyor.

FOTOĞRAF JOHANNES BRUS

YAZI IŞIL AYDEMİR

Brus’un hayatı boyunca ziyaret ettiği farklı coğrafyalara has kültürel öğeler sanatında yer buluyor. Avrupa’dan başka diyarlarla birlikte anılan at, ibis, fil ve gergedan vd. hayvan figürlerini sanatçının üslubuyla özdeşleşmiş önemli ikonograflarda görüyoruz. Söz konusu diyarlara ait etnik kimliklerin ve kültürlerin birer temsil denemesi olarak değerlendirebileceğimiz bu figürler; sanatçının arkaik mitlere ve eski çağlardan günümüze iletilmiş inanç sistemlerine yaptığı atıflar eşliğinde kültürlerarası etkileşim ağlarında dolaşıma girer. Örneğin, Brus’un geyikleri ve insan figüründeki boynuzları Şamanizme özgü mitleri hatırlatıyor; bu ve benzer işlerde dikkat çeken görsel kodlar birer kültürel olgu temsiline dönüşüp söz konusu varlıkların tarihsel köklerine dair kavrayışımızı pekiştiriyor. Hayvanların simgesel temsilleri vasıtasıyla onlara dair algı ve anlayışlarımız da zenginleşir. Kültürlerin çeşitlenerek yoğunlaşan yayılımları yeni toplumsal yapılanmaları beraberinde getirir. Toplumlar arası etkileşime ek olarak insan ve doğa arasındaki güç ilişkilerine has dengesizliklerini akıllara getiren çalışmalarda hayvanlar başroldedir. Brus ise insan tahükkümündeki işlevsel kullanımları başlı başına bir düşünme alanı olarak kullanıyor. Bu kullanımla beraber sanat tarihindeki farklı hayvan betimlemelerini akla getirerek bizi insanlık tarihini ve günümüzü birlikte düşünmeye sevk ediyor. Diğer bir deyişle, Brus’un yarattığı hayvanlar dünyası insanlık durumuna dair çeşitlilik arz eden özellikleri günümüze has kültürel nüvelerle beraber görünür kılmakla ilgileniyor.

JOHANNES BRUS İLE MELEZ KANVASIN İÇİNDEN

SANATÇI PROFİLİ

Johannes Brus’un özgün fotoğraf teknikleri ve üslubuyla tanıdık olanın yabancılaştığı, yabancı olanın ise aşinalaştığı fantastik anlam dünyaları belirir karşımızda...

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Almanya’nın içinden geçtiği hepten dönüşümü, ürettiği fotoğraf ile heykel sanat işleriyle ifade eden 1942 doğumlu emektar sanatçı Johannes Brus, ülkesinin ve Avrupa’nın geride bırakmaya çalıştığı karanlık dönemi kendi yaratımı fantastik öğeler eşliğinde kurgulayan ve işlerinin üretim sürecinde yeniden ve yeniden deneyimleyen bir isim. Anna ve Bernhard Blume, Sigmar Polke, Gerard Richter vd. çağdaşları ile Düsseldorf Sanat Akademisi’nden mezun olan Brus, Joseph Beuys’un da eğitmen olarak yer aldığı akademinin devrimci bir akım eşliğinde yeniden yapılandığı kuşağın temsilcilerinden. Çalışmalarında kara mizah ve ironi unsurları barındırmanın yanı sıra izleyicisini melezleştirdiği çeşitli doğa ve kültür temsilleri eşliğinde hem modernite tarihini hem de arkaik mitleriyle insanlık durumunu yeniden düşünmeye çağırıyor.

FOTOĞRAF JOHANNES BRUS

YAZI IŞIL AYDEMİR

Brus’un hayatı boyunca ziyaret ettiği farklı coğrafyalara has kültürel öğeler sanatında yer buluyor. Avrupa’dan başka diyarlarla birlikte anılan at, ibis, fil ve gergedan vd. hayvan figürlerini sanatçının üslubuyla özdeşleşmiş önemli ikonograflarda görüyoruz. Söz konusu diyarlara ait etnik kimliklerin ve kültürlerin birer temsil denemesi olarak değerlendirebileceğimiz bu figürler; sanatçının arkaik mitlere ve eski çağlardan günümüze iletilmiş inanç sistemlerine yaptığı atıflar eşliğinde kültürlerarası etkileşim ağlarında dolaşıma girer. Örneğin, Brus’un geyikleri ve insan figüründeki boynuzları Şamanizme özgü mitleri hatırlatıyor; bu ve benzer işlerde dikkat çeken görsel kodlar birer kültürel olgu temsiline dönüşüp söz konusu varlıkların tarihsel köklerine dair kavrayışımızı pekiştiriyor. Hayvanların simgesel temsilleri vasıtasıyla onlara dair algı ve anlayışlarımız da zenginleşir. Kültürlerin çeşitlenerek yoğunlaşan yayılımları yeni toplumsal yapılanmaları beraberinde getirir. Toplumlar arası etkileşime ek olarak insan ve doğa arasındaki güç ilişkilerine has dengesizliklerini akıllara getiren çalışmalarda hayvanlar başroldedir. Brus ise insan tahükkümündeki işlevsel kullanımları başlı başına bir düşünme alanı olarak kullanıyor. Bu kullanımla beraber sanat tarihindeki farklı hayvan betimlemelerini akla getirerek bizi insanlık tarihini ve günümüzü birlikte düşünmeye sevk ediyor. Diğer bir deyişle, Brus’un yarattığı hayvanlar dünyası insanlık durumuna dair çeşitlilik arz eden özellikleri günümüze has kültürel nüvelerle beraber görünür kılmakla ilgileniyor.

POSITOPIA

17

ŞİMDİ SATIŞTA

is a large format international biannual magazine from Istanbul. Focusing on arts, culture and society, each issue tackles various universal subjects within a distinct theme.

Adres

Mim Kemal Öke Cad. No.6 D.6 Nişantaşı, Şişli, İstanbul, Turkey

+90 212 232 4288

contact@212magazine.com

POSITOPIA

17

ŞİMDİ SATIŞTA

is a large format international biannual magazine from Istanbul. Focusing on arts, culture and society, each issue tackles various universal subjects within a distinct theme.

Adres

Mim Kemal Öke Cad. No.6 D.6 Nişantaşı, Şişli, İstanbul, Turkey

+90 212 232 4288

contact@212magazine.com

POSITOPIA

17

ŞİMDİ SATIŞTA

is a large format international biannual magazine from Istanbul. Focusing on arts, culture and society, each issue tackles various universal subjects within a distinct theme.

Adres

Mim Kemal Öke Cad. No.6 D.6 Nişantaşı, Şişli, İstanbul, Turkey

+90 212 232 4288

contact@212magazine.com